Sık sık ülkemizde yaşanan sıkıntılarla ilgili yazı yazmamamızdan dolayı eleştirilere maruz kalıyorum okurlarımız tarafından.

   Ben eleştirilere açık bir insanım. Hiçbir zaman beni eleştirdi diye kimseye cephe almam, sosyal medya hesaplarımdan kimseyi çıkarmam beni eleştirdi diye.

   Her zaman söylemişimdir. Eleştiri her zaman insana doğruyu buldurur diye. Gerçekten de hakaret ve küfür olmadığı sürece her zaman eleştirilmekten yanayım.

   Bu eleştirilerin ayağı yere basıyorsa da oturur düşünürüm. Gerçekten haklı bir eleştiri ise teşekkür ederim beni eleştirine.

   Ülke olarak gerçekten uzun zamandan beri sıkıntılı günler yaşıyoruz. Bu sıkıntıların baş sebebi de ekonomik kriz. Yapılan zamlar. Sıkıntılı günler geçiriyor güzel ülkem ve ülkemin insanı. Her geçen günde kötüye gidiyor ve uzmanlar daha da kötü olacağını söylüyor.

   Normal bir insan bile yaşananları düşündüğünde durumun iyiye gitmediğini görebilir aslında.

   Asgari ücret zamlandı, emeklilerin en düşük maaşı 7500 TL oldu. Memurlarımızın en düşük maaşı 22 bin TL oldu. Bunlar güzel gelişmeler. Ancak işçi, emekli ve memur daha zamlı maaşlarını almadan iğneden ipliğe ciddi zamlar geldi. Hükümet ÖTV ve KDV’de ciddi artışlara gitti. Yani yapılan zamların hiçbir anlamı kalmadığı gibi vatandaşın alım gücü daha da düştü. İnsanların temel olarak kullandığı gıda ve temizlik malzemelerinin KDV’lerinde artış yaptı hükümet. Yapacak başka bir şey yok. Seçim öncesi verilen vaatlerin, sosyal anlamda yapılan sınırsız yardımların bir bedeli olacaktı elbette. Ve bu bedeli özellikle dar gelirli vatandaşlar ödüyor.

   Biliniyordu bu bedelin ödeneceği. Bu yüzden hükümetin yaptığı zamlar beni şaşırtmadığı gibi çok da önemsemiyorum. Herkes  gibi benim de alım gücüm düştü. Herkes gibi bende fakirleştim. Herkes gibi bende sıkıntılar yaşıyorum ve yaşayacağız da bundan sonra uzun süre.

   Bu işin geri dönüşü yok. Kaldı ki gerek maliye bakanı ve gerekse Cumhurbaşkanı yapılan zamlardan geri adım atılmayacağını ve devam edeceğini söylüyorlar.

   Örneğin MTV’ye yapılan bir seferlik yüzde 100’lük zammın ben önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü hatırlıyorum 17 Ağustos depreminden sonra çıkartılan deprem vergisi bir yıllığına çıkartılmıştı. Ama gelin görün ki 1999 yılından bu yana ödemeye devam ediyoruz.

   Ekonomik krizler ülkeler için çok tehlikelidir. Çünkü beraberinde ahlaksızlığı da getirir, hırsızlıkları da getirir, bunalımlar, cinnetler, intiharlar da çoğalır. Yani ekonomik kriz demek top yekün huzursuzluk demektir aynı zamanda.

   Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur demiş atalarımız. Ne güzel de söylemiş. Bu günlerin geleceği uzun zamandan beri belliydi. Bu günlerin geleceğini bile bile bir seçim yaşadı ülkemiz. Ülkeyi bu duruma getiren iktidar yeniden iktidar oldu. Yani bu ülkeyi 22 yıldan bu yana yöneten hükümet yeniden iktidara geldi. Yani bu yaşanan ekonomik sıkıntıların sebebi olan hükümet yeniden göreve geldi. Bu gün şikayet eden toplumun yüzde 52’sinin oyları ile analarının ak sütü gibi helal bir şekilde iktidar oldular.

   Seçim öncesi de ekonomik sıkıntı vardı. Seçim öncesi de ülkemizde çok ciddi bir şekilde sığınmacı sorunu vardı. Yani bu gün daha da fazla yaşadığımız sıkıntıların hepsi seçim öncesi de vardı. İnsanlar bu sıkıntıları bile bile ülkeyi bu hale getiren iktidar partisine yeniden oy verdi.

   Özellikle kırsal kesim dediğimiz çiftçi kesiminin neredeyse yüzde 75’i ülkeyi bu hale getiren iktidara oy verdi. Şimdi mazotun pahalılığından, girdi maliyetlerinin artışından dolayı bağırmaya başladılar.

   Sıkıntılarını dile getirmediğimiz için biz gazetecileri eleştiriyorlar. Sıkıntıların bu kadar büyük olacağını aslında biliyorlardı. Seçim sonrası iğneden ipliğe her şeye aşırı derecede zam geleceğini biliyorlardı. Ürünlerin para yapmayacağını, ne bileyim TMO’nun buğday alımlarını yavaştan yapacağını biliyorlardı.

   Şimdi tüm bunlar bilinirken ülkeyi bu hale getiren iktidara oy verirsen eleştirmeye hakkın yoktur.

   Bakın burası çok önemli.

   Eğer bu gün iktidar her şeye önemli ölçüde zam yapıyorsa bana göre normalini yapıyor. Çünkü bu iktidar ne yaparsa yapsın, ülkeyi ne kadar kötü yönetirse yönetsin 22 yıldan bu yana girdiği her seçimden galip çıkıyor. Yani ne kadar kötü yönetirse yönetsin bu halk oyunu yine bu iktidara veriyor. Bu yüzden hükümete hiç kızmıyorum. Ülkeyi daha da kötü günlerin beklediğini de çocuklar bile biliyor artık. Ama yapacak bir şey yok. Ne demiş atalarımız ‘Ne ekersen onu biçersin’

   Son olarak da şunu söylemek istiyorum. Bu millet bu hükümete 22 yıldan bu yana ne isterse verdi. İktidar istediler fazlasıyla verdi. Cumhurbaşkanlığı dedi fazlasıyla verdi. 15 Temmuz Hain darbe girişiminde canları pahasına darbeyi önledi. Başkanlık sistemi dedi onu da verdi. Yaşanan her felaketten sonra para dedi onu da verdi.

   Milletin bu kadar vermesinin sonucu böyle olmamalıydı. Milletin verdiğinin çeyreğini bile bu hükümet bu insanlara vermedi.

   Olsun bu insanlar bu hükümete yine re vermeye devam ediyor. İşte asıl önemli ve ilginç olan da bu.